Pkk ve Kürt sorunu?

"EVLADIMI İSTİYORUM"

İçinden çıkılmaz gibi görünen bir açmazın ülkemizi ve milletimizi derinden sarsmaktadır. 
Yılların verdiği acı ve ızdırapların üzerine dinmeyen gözyaşları, umuda dair ümitlerimizi kırsada konuşmaya ve bir arada yaşama devam edeceğiz. Diyarbakır'lı annelerin "EVLADIMI İSTİYORUM" haykırışları UMUDUN TÜKENDİĞİ ANDA bize ÜMİT oldu.... Anneler çocuklarını ideolojik akımların esiri ve olmayacak olan bir hayalin kurbanları olarak görmek istemiyorlar.. Onları dağlara yakıştırmıyorlar. Daha doğrusu onları şefkatli kollarının altından ayırmak istemiyorlardı. Torunlarını görmek onları sevmek istiyorlar buna en çok bu annelerin hakları var...Lakin anne kucağından alınıp anlamsız ve içi boş sözlerin kurbanı oldular. Ham bir hayal ile daha anlamını bile bilmedikleri bir  masada oyun içerisinde oyunun olduğu bir labirentin içerisinde buldular kendilerini. 
Pkk neden kuruldu? Bu evlatları annelerinden ayırmak için mi? Ya da Bir kürt sorununun varlığını ispat için mi? Silaha sarılarak bu dağlar bizimdirin ispatı için mi?  Yoksa kürtçe tabirle "ROJOVA'nin"  bağımsızlığı için silahlı eylem yapmak mı? Kürt milletinin özgürlüğü için mi?

Şu soruyuda göz ardı edemeyiz! Ortaya atılan "Kürt Sorununun" kim ve kimler tarafından, hangi amaçların çıkarları doğrultusunda, tarih sanhnesine çıkartılmıştır?
Güneydoğuanadolu topraklarında, yaşanan bu acılar, halkın rızasıylamı yoksa o bölgedeki yapıların yine oradaki güç odaklarının menfaatleri doğrultusunda yönlendirilerek isyanlar ve kalkışmalar yapılmadı mı?
Bölgenin yapısı ve kimliği üzerine çok konuşulacak konularımız var. Bir bölgeyi baştan sona Kürdistan tabiri ile nitelemek bile bu ülkeye ve o bölgede yaşayan kürtlerin haricindeki etnik gruplarda haksızlıktır. Bir ülkenin  bir bölgeye özel ad takarak; Bu gölge sanki ayrı bir yapı ayrı bir ülke havası yaratılarak insanlara farklı emellere sürükleme gayreti ile ne yapılmaya çalışılmaktadır.  Herşeyden önce "vatandaşlık bağı ile bağlı" sözü beni ne kadar vatandaş yapıyor ise; Van'lıyı, Erzurumlu'yu, Antalya'lıyı eşit temelde vatandaş yapmaktadır. 
  Osmanlıda yaşadığımız acı tecrübe bize gösterdi ki eğitim de ve gündelik hayatta eğitim tek dil ile yapılması esası vatandaşların birbirini anlamada ve devlet/vatandaş ilişkisinde tek dilin kullanılması esası ile farklı etnik gruplar, birbiriyle anlaşır hale geldiler. Tıpkı Amerika'ya giden bir italyan veya meksikalı gibi ortak dili İngilizce ortak konuşma ve yazı dili oldu bunu yapması zorunluyken ülkemizde de  türkçe ortak dil hem konuşma hemde yazı dili olarak belirlenmiştir. Dil konusunda koparılmak istenen nedir? Bu ülke de azınlık dediğimiz gurup Lozan ile bellidir. Bunun dışındakiler kurucu unsurdur.  Bu ve benzeri konularda koparılan yaygara ve insanlarımızın bölünmesi için yapılan çalışmaların neticesinde olan nedir diye soru sorduğumuzda dağa kandirilip çıkartılan evlatların kullanılmasında ki argümanları anlamalıyız... 
Bir annenin evladını istemesinin arka planda yapılan çalışmalarının neticesinden kucağından kopartılan evladı için feryad ediyor. Bu feryada gözü kapalı olan yine kendi akrabası, veya dil birliği yapmış olduğu insanlardır. KİMİN HİZMETİNE BU ÇOCUĞU SUNDULAR? Bu soruyu henüz kendilerine sormaya cesaretleri olmayanların, kelime oyunları ile insanları kandırmalarına ne denir? 
Henri Kissingera sormuşlar neden kürtlere özgür bir devlet vermiyorsunuz? Oda şunu söyledi; "Diplomasi ile misyonerliği birbirine karıştırmayın". Amerika'nın Lozan konferansında takındığı ve koz olarak tuttuğu kürtlerin evlatlarına ölüm ve gözyaşı haricinde ne sundular? Kendi politikalarının aleti olmaktan öte gidemeyeceklerini yukarıdaki cümle açıkça ifade etmektedir. 
"Kürt sorunu" denilen ve ülkemizin gündeminde yer edinen konunun özünde yatan gerçek şimdiki Kürt aydınlarının dediği gibi mi? Bunlar dilde özgürlük, eşit temelli vatandaşlık, veya federatif bir yapı... Aydınlarının ileri sürdükleri görüşler daha uç noktada olanlarda bağımsız bir kürt devleti kurma hayalini kurmaktadırlar. Bunun içinde sürekli silahlı mücadele ile yaşadıkları ülkelerde sorunlar çıkartarak halkı isyana teşvik etmek için gayret göstermektedirler.
Bir grup aydın ise İslam kimliği etrafında, bir ümmetçi anlayış ile vahdettin sağlanması ile ülkede sorunun temeline dini perspektif ile yaklaşarak çözüm ileri sürmektedir. (Bu  görüş mili nizam partisi ile siyasete girdiler. Pkk uzantısı ise ülkede shp ile siyasete girdiler).

    Burada karşı karşıya kaldığımız durum şöyle özetlenebilir;
1- Kürtlerin bu ülkede etnik bir azınlık olduğu kabul edersek  Avrupa birliği müktesebatına göre  olanlara azınlık muamelesi yapılması gerekmektedir. Bu düşünce ile bir azınlık grup çıkarmak için gayret eden bir grup bunu sürekli dillendirmektedir. beyhude bir çırpınış.
2- dil konusunda kendilerine has bir dil olduğunu ve dillerine özgürlük vermemiz gerektiğini söyleyen bir grup var. bu konuda yapılan çalışmalarda pehlevice dil grubundan olduğu açıktır. 
3-Doğu anadolu topraklarında Kürdistan ismi ile doğuda yaşayan herkesi kürt yapma gayretindeler ki bu sav da yanlıştır. Bölgede yaşayan bir çok alevi/türkmen sünni/türkmen aşiretleri mevcuttur. ayrıca araplara azımsanmayacak kadar bir nüfusları mevcuttur. 
4- federal yada otonom yada her ne adla olursa olsun, bu ülke de yönetim şekli bellidir. iller ve ilçeler beldeler köyler ve mahalle şeklinde yapılanmıştır. Bunun haricinde bir yapıyı nasıl kabul edebiliriz!
5- Silahlı eylem, silahlı kalkışma yada bizim tabirimizle isyan edenlerin tek çaresi teslim olmak ülke içerisinde ki uygulanan düzene uymaktır. bunu yaptıktan sonra uyumsuzluk ortadan kalkar.
6- Kürt sorunundan kimlerin eli varsa o ellerin el çektirilmesi ve düzeni kurmak devletin en önemli vazifesidir.
7- Devlet eski hantal yapısında değildir, her santim toprağını kollayan savunan ve dış mihraklı çatışmalarda dahi silahlı gücünü kullanmaktan çekinmeyen bir devlet yapısı vardır. Bu dağlar, taşlar, ovalar, Devletin güvenliği altındadır. "DAĞLAR BİZİMDİR"
8- Düz ovada siyaset yapmak konusu; Söylem ve eylemleri bakımından elindeki silahlı gücü halkına karşı kullanmaktan imtina etmeyen ve korku siyaseti ile bir bütünlük arz eden, varlığını dağdaki illegal yapıya dayayan hdp'nin ülke içerisindeki siyasete katkı sunmadığı aşikardır. Bu yapının haricinde daha aklı selim ve ülkenin bölünmez bütünlüğüne inanan ve bu uğurda görüş beyan eden siyasi yapıların ve partilerin çoğalması şarttır. Ayrımcılık üzerine temellendirilen ve kullanılan jargonların kimseye bir fayda sağlamayacağı görülmektedir.
9- Pkk ve onun uzantısını, Kürtlerin tasfiye etmesi gerekmektedir. Bu kullandıkları dil ve yapı ile arpa tanesi yol alınmaz...

KÜRT SORUNU NEDİR? Değerlendirmelerimiz şu yönde gelişmektedir; Ülkemizin bağımsızlığına kast eden ve bölünmez bütünlüğü ilkesine çomak sokan anlayışın bu ülke üzerinde emelleri olanların, ülkemizin kalkınmasına imkan ve olanak sağlamayan iç ve dış mihrakların kullandıkları masadaki argümanlarıdır.

Devlet eskiden iç parazitlerinden dolayı bir bölgede güvenlik zaafına düşmüş ve düşürülmüştür. İçindeki bu yapının tasfiyesi ile devlet bu zaafından kurtulmuş ve bölgede yaşayan vatandaşlarımızın güvenliğini tekrar sağlamıştır. Artık şehirde ve kırsalda devletin haricinde bir yapıya müsade etmemektedir. 

Kürt, Arap ve Asurlu ile Türkmen bir annenin gözyaşlarını DİNDİRECEK, her şartta güveneceği ve sığınacağı bir liman. kar yağdığında bile güveneceği "DAĞ" artık DEVLETTİR. 
  
Selâm ve Selametle Osman LERMİOĞLU

YORUM EKLE