Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rum Nüfusunun Demografik ve Sosyo-Ekonomik Yapısı

Miladi 1840-1850 Tarihli Reaya Defterlerine Göre Trabzon Vilayeti Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rum Nüfusunun Demografik ve Sosyo-Ekonomik Yapısı

Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rum Nüfusunun Demografik ve Sosyo-Ekonomik Yapısı

Miladi 1840-1850 Tarihli Reaya Defterlerine Göre Trabzon Vilayeti Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rum Nüfusunun Demografik ve SosyoEkonomik Yapısı1

Demographic And Socio-Economic Structure of The Greek Population Living in The Trabzon Province Township of Akçaabat According to Reaya Books of 1840-1850

 Mustafa Ali Uysal2 , Kazım Kartal3

Öz Trabzon’un fethinden önce Akçaabad, eyalet anlamında bir idari birimi ifade eden “thema” adlı idari bir birim içerisinde küçük bir yerleşim yeriydi. Trabzon’un ele geçirilmesinden sonra ilk olarak nereye bağlandığı konusu kesinlik kazanmamıştır. Şehrin sancak haline getirildiği ve ilk sancak beyinin Kasım Bey olduğu kayıtlıdır. 1514’te Çaldıran Savaşı’ndan sonra stratejik açıdan önemi dolayısıyla Bayburt yöresine vali tayin edilen Bıyıklı Mehmet Paşa Trabzon’un kontrolünü de üstlenince yeni bir idari sistem teşekkül etti. 1520 yılında Vilâyet-i Rum-ı Hadis adlı yeni idari birime bağlandı. Bu vilâyet Irakeyn Seferi sırasında, 1535 yılında, yeni kurulan Erzurum beylerbeyliğine dâhil edildi. Sancak; Trabzon, Giresun, Kürtün, Torul, Of, Rize, Pazar (Atina), Arhavi, Hemşin adlı kazalardan oluşuyordu. Trabzon kazası; Akçaabat, Maçka, Yomra ve Sürmene nahiyelerinden müteşekkildi. 1578 Osmanlı-İran seferi esnasında lojistik destek bakımından önemi arttığı için Batum’la birlikte müstakil beylerbeylik haline getirildi. 1583 tarihinde nahiyenin batı sınırı Yavabolu’dan başlamakta, doğuda Değirmendere vadisine kadar uzanmaktaydı. Güney sınırı ise Torul kazasına dayanmaktadır. Güneydoğu sınırını ise Maçka nahiyesi teşkil etmekteydi. XVII. yüzyıl başlarında her ikisi beylerbeyilik / eyalet olarak anıldı. Buraya Batum ve Gönye sancakları dâhildi. Bu çalışmada Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan NFS.d. kodlu ve 7104 numaralı Trabzon vilayeti, Trabzon sancağı, Trabzon, Yomra nahiyesi, Akçaabad nahiyesi, Vakfısagir nahiyesi Reaya defteri, NFS.d. kodlu ve 7105 numaralı Trabzon vilayeti, Trabzon sancağı, (Trabzon) Yomra nahiyesi, Of, Rize, Batri, Kura-i Vandari, Akçaabad, Giresun, Vakfısagir, Keşab, Sürmene, Vakfıkebir, İskefye, Tirebolu Karışık defteri ve NFS.d. kodlu ve 7106 numaralı Trabzon vilayeti, Trabzon sancağı, (Trabzon) Yomra nahiyesi, Sürmene, Of, Vakfıkebir, Akçaabad, Giresun, Keşab, Rize, Tirebolu Reaya defterleri değerlendirmeye tabi tutularak Akçaabat’ta yaşayan Rum nüfusunun demografik ve sosyo-ekonomik yapısı ortaya konulmaya çalışılacaktır. 

Anahtar Kelimeler: Akçaabat, Rum, Demografi, Sosyo-ekonomi. Akça Tv | www.akcatv.com

Abstract Prior to the conquest of Trabzon, Akcaabad was a small settlement site within an administrative unit called thema, which means an administrative unit in the province. At the end of the capture of Trabzon, it was not certain where the first place was bound. It is recorded that the city was made a starboard and that the first starter's brain was Kasım Bey. After the Çaldiran War in 1514, a new administrative system was formed when Bıyıklı Mehmet Pasha, who was appointed Governor of Bayburt region due to its strategic importance, undertook the control of Trabzon . In 1520 a new administrative office named Vilayet-i Rum-i Hadis was connected. This province was included to, the newly founded Erzurum Grand Seigneur during the Irakeyn Expedition, in 1535. Sanjak was consist of some towns like Trabzon, Giresun, Kürtün, Torul, Of, Rize, Pazar (Athens), Arhavi, Hemşin. Trabzon province was consist of Akcaabat, Maçka, Yomra and Sürmene towns. During the Ottoman-Iran campaign in 1578, with the importance of logistical support increased and with Batum it became an independent grand seigneur. In 1583, the nineteenth century began to descend from east Yavabolu, and to the west the Valley of Degirmendere. The southern boundary is based on the Torul town. The south-east border was the Maçka district. In the early 17th century, both of them were referred to as grand seigneur / province. Batum and Gönye sanjaks were included here. In the Prime Ministry Ottoman archives coded NFS.d. and Trabzon province numbered 7104, Trabzon sanjak, Yomra township, Akçaabad township, Vakfısagir township the book of Reaya, NFS.d. coded and 7105 Trabzon province, Trabzon sanjak, (Trabzon) Yomra township, Of, Rize, Batri, Kura-i Vandari, Akçaabad, Giresun, Vakfısagir, Keşab, Sürmene, Vakfıkebir, Iskefiye, Tirebolu Mixed notebook and NFS.d. coded and number of 7106 , Trabzon sanjak, (Trabzon) Yomra township Sürmene, Of, Vakfıkebir, Akçaabad, Giresun, Keşab , Rize and Tirebolu Reaya notebooks have been evaluated and the demographic and socio - economic structure of the Greek Cypriot population living in Akçaabat through the evaluation of the books coded will be studied. 

Keywords: Akçaabat, Greek, demography, socio-economy.

1 Bu çalışma 12-14 Ekim 2018 tarihlerinde Trabzon’da gerçekleştirilen Uluslararası Dünden Bugüne Akçaabat Sempozyumunda sözlü olarak sunulan bildirinin genişletilmiş halidir 2 Dr. Öğr. Üyesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, [email protected]. 3 Dr. Öğr. Gör., Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, [email protected], orcid: 0000-0001-5550-6808 

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 137 Giriş 15-16. yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde şehir tarihçiliği hakkında araştırma yapmak isteyen bir araştırmacının başvuracağı en önemli kaynak tahrir defterleridir. Sözlük anlamı olarak Tahrir; yeni zapt edilen memleketlerin arazisini tescil ve toprağın mülkiyet ve tasarruf sistemini, Osmanlı mali teşkilatındaki vergilerin tayin ve mükelleflerin tespiti için yazılarak kayıt edilmesi anlamına gelmektedir (Sertoğlu, 1986, s. 326). Farklı dönemlerde birçok bölgede gerçekleştirilen bu sayımların kaydedildiği defterlere de Tahrir defterleri denilmektedir (Öz, 2010, s. 425; Kartal, 2013). Bu defterler Osmanlı Devletinin klasik döneminde gerçekleştirilmiş genel sayımların sonuçlarını içinde barındırmaktadır (Emecen, 1991, s. 144). Genel anlamda tarihçiler, Osmanlıda nüfusa ilişkin kaynakları iki döneme ayırmışlar ve bunlardan birincisini 15-19. yüzyıllar arasını kapsayan dönem, ikincisini ise 1830’dan sonra modern anlamda yapılmaya başlanan nüfus sayımları dönemi olarak nitelendirmişlerdi (Alikılıç, 2013, s. 19). Klasik çağ Osmanlı Devleti’nde nüfus bilgileri hakkında tahrir defterleri bize tahmini bilgi vermiştir. Ancak 1830 yılında II. Mahmud dönemi ile birlikte modern anlamda nüfus sayımları yapılmaya başlanmış ve nüfus bilgileri için daha sağlıklı bilgilere ulaşmamıza olanak verilmiştir. (Karal, 1995, s.9 vd.) Gayrimüslim nüfusu için ise sadece nüfus defterlerinin değil aynı zamanda cizye defterlerinin de önemi büyüktür. Cizye vergisi hakkında bilgi vermek gerekirse; Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerle ilgili uygulamalar İslam hukukunun zimmet hukuku dairesinde şekillenmiştir. Zimmet sözleşmesinin şartlarına kısaca baktığımızda, İslam Devleti, İslam toprağı olmayan dünyayı İslam memleketi haline getirmek için cihad politikası gütmekteydi. Buradaki temel amaç, tüm dünyayı İslam hâkimiyetine sokmak değil; din esaslarını ve hak ile adaleti korumak, kulların Allah’a karşı vazifelerini en iyi şekilde ancak İslam idaresi altında gerçekleştirebileceklerinin düşünülmesidir (Özel, 1982, s. 65; Şahin, 2015, s. 48 vd.).

Kur’an’ın bazı ayetlerinde Müslümanlarla birlikte Hıristiyanlar ve Yahudiler de kitap ehli olarak sayılmış, onların da ahiret gününe inanan ve salih amel işleyenlerine korku olmadığı belirtilmiştir. (Şahin, 2015, s. 48 vd.). Bakara Suresi 62. ayeti “Şüphesiz ki iman edenlerle ve Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanır ve salih amel işlerse elbette bunların rableri katında ödülleri vardır. Bunlara bir korku yoktur. Bunlar üzülecek de değillerdir”. (Yazır, 211, s. 8) derken; Maide Suresi 69. ayeti “Şüphe yok ki, iman edenler ve Yahudiler, Sabiler, Hıristiyanlar, bunlar içinde her kim Allah’a ve ahret gününe iman edip de, salih amel yaparsa, artık onlara korku yoktur. Ve onlar üzülecek değillerdir.” (Yazır, 211, s. 48) ayetlere baktığımızda Zimmilerin can, mal ve ailelerini her türlü tehlikeye veya düşmana karşı korumak İslam devletinin sorumluluğu altında olduğu söylenebilir. İslam devleti sözleşmenin tarafı sıfatıyla zimmilerin kadın ve çocuklarının hayatlarını tehlikeye karşı korumayı, garanti altına almaktadır. 4 İlk zimmet anlaşmalarında zimmi olabilmenin şartı olarak gayrimüslimlere bir takım mali yükümlülükler getirilmiştir. Bunlardan sözlük anlam olarak “kafi gelmek, karşılığını vermek ve ödemek” olan cizye, terim olarak “İslami bir vergi olup, İslam devletlerinde zimmet hukuku çerçevesinde gayrimüslim halktan toplanan vergiyi ifade etmektedir (Özel, 2001, s. 35- 50). Hasta, sakat,5 akli dengesi yerinde olmayan,6 işsiz ve din adamı olanlar cizye vergisinden muaf tutulmuşlardı. Yaşları 14-70 yaş arasındaki7 bütün gayrimüslim erkeklerden askerlik hizmetleri karşılığında cizye vergisi alınmıştır. XIX. yüzyılda gayrimüslim nüfusun demografi ve iktisadi yapısını araştırmak isteyen bir araştırmacının başvurması gereken en önemli kaynaklar nüfus defterleri ve cizye defterleridir. Bu çalışmada Akçaabad hakkında genel bir bilgi verildikten sonra nüfus defterlerinden hareketle Akçaabad’da yaşayan gayrimüslim nüfusun iktisadi ve demografik yapısı tespit edilmeye çalışılmıştır. 

1. Akçaabad Siyasi Tarihi Günümüzde Akçaabad Trabzona bağlıdır. Osmanlı öncesi devirde Akçabaad ismi üzerinde yapılan araştırmalara baktığımızda, Akçaabat’ın eski adının XIV. yüzyıl başlarından itibaren Platana veya Platena olduğu bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre Trabzon’un 14 km batısında yer alan Platana, kuzeybatı taraftan iyi muhafaza edilmiş kötü hava şartlarına karşı Trabzon limanına alternatif bir özellik taşıması açısından önem arz etmektedir. Bölgenin Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesinden sonra yapılan 1486 tarihli tahrirde yörenin adı, bazen Akçaova bazen de Akçaabat olarak geçmekteydi (Şahin, 2014, s. 19-22). 4 Osmanlı Yönetiminde Gayrımüslim tebaanın yönetimi ile ilgili detaylı bilgi için bkz; Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayri Müslim Tebaanın Yönetimi, Risale yay., İstanbul 1996. 5 B.O.A., NFS, d., no:1129. 6 B.O.A., NFS, d., no:1129. 7 B.O.A., NFS, d., no:1129, s. 3-4.

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 138 Osmanlı dönemi Akçaabat nahiyesine bağlı köylerden biri de Polathane idi. Akçaabat’ın merkezi olan Polathane’nin kuruluşu ile ilgili herhangi bir malumatımız bulunmamasına rağmen eldeki kaynaklara göre M.Ö. III.-II. yüzyıllar arasında kurulduğu anlaşılmaktadır (Topal, 2010, s. 18). Fatih Sultan Mehmet, 1461 yılında Trabzon’u fethetmesi 8 ile birlikte, Akçaabat’ı da Osmanlı devletinin topraklarına katmıştır. Trabzon’a çok yakın olması bürokratik işlemlerinin bazen Trabzon ile birlikte yapılmasını gerektirmesine rağmen, genellikle Akçaabat Nahiyesi adı altında ayrı bir idari birim olarak değerlendirilmiştir. 1486 tarihli defterdeki kayıtlardan yararlanılarak yapılan çalışmalara bakıldığında Akçaabat nahiyesinin sınırları, batı sınırı Yavabolu burnu, bu burun civarında yer alan Yavabolu köyünün nahiye sınırları içerisinde yer aldığı görülmektedir. Güneyde ise, Gümüşhane’nin Torul kazasının bir bölümü ile sınırdaştı. Bu sınırdaşlık güneydoğuda Maçka nahiyesinin köyleri ile devam edip doğuda Divranos ve Mesaryo köylerini içerisine alıp Ayasofya kilisesinden denize ulaşmaktaydı. Kuzeyinde ise Karadeniz bulunmaktaydı (Topal, 2010, s. 19). 1583 yılındaki sınırlarına bakıldığında ise, batı sınırı Yobol Burnu’ndan başlamakta, güneyde Tonya ve Sidiksa köylerini içerisine almaktaydı. Güneydoğuda Maçka nahiyesiyle sınır oluşturup, doğuda Mesariya ve Divranos köylerini kapsamaktaydı. Akçaabad nahiyesinin sınırlarında ufak tefek değişiklikler olsa da XVII. Yüzyıla kadar bütünlüğünü muhafaza ettiğini söylemek mümkündür (Topal, 2010, s. 19). İlerleyen dönemlerde başka köylerin dahil edilmesiyle birlikte nahiyenin sınırlarının genişlediği de görülmektedir. Tanzimat dönemindeki yeniden yapılanma ile birlikte Ağasar vadisindeki yerleşmelerin de Akçaabat kazasına dahil edilmesiyle Akçaabat nahiyenin sınırları genişlemiştir. 1840 yılı Akçaabat nüfus defterine göre ise Akçaabat batı sınırının Yoros burnundan başladığı, güneyde Sidiksa ve Haçka köylerini de kapsayarak doğuda Divranos, Çukurçayır ve Holomana köylerini kapsayıp, Ayasofya Kilisesinden Karadeniz’e ulaştığı görülmektedir (Topal, 2010, s. 19).


 

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 138 Osmanlı dönemi Akçaabat nahiyesine bağlı köylerden biri de Polathane idi. Akçaabat’ın merkezi olan Polathane’nin kuruluşu ile ilgili herhangi bir malumatımız bulunmamasına rağmen eldeki kaynaklara göre M.Ö. III.-II. yüzyıllar arasında kurulduğu anlaşılmaktadır (Topal, 2010, s. 18). Fatih Sultan Mehmet, 1461 yılında Trabzon’u fethetmesi 8 ile birlikte, Akçaabat’ı da Osmanlı devletinin topraklarına katmıştır. Trabzon’a çok yakın olması bürokratik işlemlerinin bazen Trabzon ile birlikte yapılmasını gerektirmesine rağmen, genellikle Akçaabat Nahiyesi adı altında ayrı bir idari birim olarak değerlendirilmiştir. 1486 tarihli defterdeki kayıtlardan yararlanılarak yapılan çalışmalara bakıldığında Akçaabat nahiyesinin sınırları, batı sınırı Yavabolu burnu, bu burun civarında yer alan Yavabolu köyünün nahiye sınırları içerisinde yer aldığı görülmektedir. Güneyde ise, Gümüşhane’nin Torul kazasının bir bölümü ile sınırdaştı. Bu sınırdaşlık güneydoğuda Maçka nahiyesinin köyleri ile devam edip doğuda Divranos ve Mesaryo köylerini içerisine alıp Ayasofya kilisesinden denize ulaşmaktaydı. Kuzeyinde ise Karadeniz bulunmaktaydı (Topal, 2010, s. 19). 1583 yılındaki sınırlarına bakıldığında ise, batı sınırı Yobol Burnu’ndan başlamakta, güneyde Tonya ve Sidiksa köylerini içerisine almaktaydı. Güneydoğuda Maçka nahiyesiyle sınır oluşturup, doğuda Mesariya ve Divranos köylerini kapsamaktaydı. Akçaabad nahiyesinin sınırlarında ufak tefek değişiklikler olsa da XVII. Yüzyıla kadar bütünlüğünü muhafaza ettiğini söylemek mümkündür (Topal, 2010, s. 19). İlerleyen dönemlerde başka köylerin dahil edilmesiyle birlikte nahiyenin sınırlarının genişlediği de görülmektedir. Tanzimat dönemindeki yeniden yapılanma ile birlikte Ağasar vadisindeki yerleşmelerin de Akçaabat kazasına dahil edilmesiyle Akçaabat nahiyenin sınırları genişlemiştir. 1840 yılı Akçaabat nüfus defterine göre ise Akçaabat batı sınırının Yoros burnundan başladığı, güneyde Sidiksa ve Haçka köylerini de kapsayarak doğuda Divranos, Çukurçayır ve Holomana köylerini kapsayıp, Ayasofya Kilisesinden Karadeniz’e ulaştığı görülmektedir (Topal, 2010, s. 19).

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 139 etmesidir. Vefat yerleri olarak İstanbul kaydedilmiştir. Bu da aslında bu dönemde Akçaabat’ın ekonomik durumunu veya sosyal durum nedeniyle göç yaşadığını bizlere göstermesi açısından önemlidir. Tablo 2. Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rumların Ekonomik Durumu Akçaabat’a Bağlı Mahalleler, Köyler ve Kasabalar Vergi Vermekle Mükellef Kişi Sayısı Ekonomik Durumları10 Ödedikleri Toplam Vergi Miktarı En Yüksek Yaş Oranı Polathane kasabası 192 Ala: 17 Evsad:87 Edna:11 Mande:4 3795 Aksakallı Yane veled Apostol yaş 100 Galinoz 155 Ala:11 Evsad:68 Edna:5 Mande:0 2775 95 Ahanda 24 Ala:1 Evsad:8 Edna:6 390 65 Esterkitay? Esterkatay 59 Evsad:.35 Edna:10 1200 90 Karziya 82 Evsad:.49 Edna:33 1965 90 Mersin 59 Ala:4 Evsad:15 Edna:14 900 90 Ayagorgor ve Savarokso/Savaroksa 96 Ala:1 Evsad:31 Edna:23 1335 65 Rahnovi/Jangovi ?? 41 Ala:1 Evsad:9 Edna:14 540 60 Akçaabat tabi karye 15 Evsad:1 Edna:7 100 45 Kalçiya 10 Evsat :7 210 50 Galinoz mahallesinde bir papazın deftere kaydedilmiş olduğu ve bu kişinin ise 32 yaşında kara sakallı Keriyako oğlu Papaz Todor olduğu tespit edilmiştir. Ekonomik durumlara baktığımızda Ala seviyesinde olan yani en yüksek düzeyde vergi veren kişi sayısının en fazla olduğu yer olarak Polathane kasabası görülmektedir. En fazla vergi miktarı ise gene Polathane kasabasında toplanmıştır. Ayrıca devlete hizmet eden müdürlük yapan iki kişinin olduğu da görülmektedir. Ahanda karyesinde ise ala seviyesinde vergi veren bir kişinin bulunduğu ve bunun mesleğinin ise Kâhya olduğu tespit edilmiştir. Bu karye ile ilgili başka herhangi bir meslek grubu bulunmamaktadır. Köyde ayrıca 9 tane de çocuk kaydedilmiştir. Vergi veren kişi sayısına baktığımızda bu köyde bulunan Rum nüfusunda sağlık açısından halkın herhangi bir özrünün bulunmadığı sonucuna ulaşmak mümkündür.11 Esterkitay/Esterkatay’da ? toplamda 59 kişi bulunmaktadır. Bunlardan Evsad (30 Kuruş) vergi veren kişi sayısı 35 kişidir. Edna (15 Kuruş) seviyesinde vergi veren kişi sayısı ise 10 kişi olduğu tespit edilmiştir. 13 kişi ise çocuktur. Bir kişi ise vergiden muaftır. Ayrıca ekonomik anlamda ödenen vergilere baktığımızda maddi durumları iyi kimsenin olmaması köy halkının iktisadi yapısının iyi olmadığını bizlere göstermektedir. 10 Ala: alınan en yüksek vergi miktarı olup kişi başı 60 kuruş, Evsad: orta gelirli kişilerden alınan vergi miktarı olup 30 kuruş, Edna: maddi durumları yerinde olmayan ancak çalışan kişilerden alınan vergi miktarı olup 15 kuruş, Mande ise çalışamayacak durumda olan ve fakir olan kişileri tanımlamaktadır. Detaylı bilgi için bkz; Halil İnalcık, “Cizye”, C.8, TDVİA, Ankara 1993, s.45-48; Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1, Eren yay, İstanbul 2004, s.61-65; İbrahim Yılmazçelik &Kazım Kartal, “XIX Yüzyılın Ortalarında Urfa’da Yaşayan Gayr-I Müslimlerin Demografik ve İçtimai Yapısı Hakkında Bir Değerlendirme”, Sosyal, Beşeri Ve İdari Bilimler Alanında Araştırma ve Değerlendirmeler, Edit: Sait Erdal Dinçer & Sinan Sönmez vd., C.1, Gece Akademi, Ankara 2019, s.193-209; Kazım Kartal & Serpil Sevim Kartal, “H.1256/ M.1840-41 Tarihli Müslim Nüfus Defterlerine Göre Karahisar-ı Develi (Yeşilhisar) Kazâsı: Sosyo-Ekonomik Ve Demografik Yapısı”, Sosyal, Beşeri Ve İdarı Bilimler Alanında Yenilikçi Yaklaşımlar, C.2, Gece Akademi, Ankara 2018, s.112-130. 11 Bkz: BOA, NFS, d., 1129., Ala:1, Evsad:8, Edna:6 kişi, çocuk sayısı 6 olarak kaydedilmiştir. Toplam yaşayan kişi sayısı 24 olması ve kimsenin vergiden muaf olmaması sağlık durumlarının iyi olduğunu, herhangi birinde özür durumlarının olmadığını bizlere göstermektedir.

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 139 etmesidir. Vefat yerleri olarak İstanbul kaydedilmiştir. Bu da aslında bu dönemde Akçaabat’ın ekonomik durumunu veya sosyal durum nedeniyle göç yaşadığını bizlere göstermesi açısından önemlidir. Tablo 2. Akçaabat Nahiyesinde Yaşayan Rumların Ekonomik Durumu Akçaabat’a Bağlı Mahalleler, Köyler ve Kasabalar Vergi Vermekle Mükellef Kişi Sayısı Ekonomik Durumları10 Ödedikleri Toplam Vergi Miktarı En Yüksek Yaş Oranı Polathane kasabası 192 Ala: 17 Evsad:87 Edna:11 Mande:4 3795 Aksakallı Yane veled Apostol yaş 100 Galinoz 155 Ala:11 Evsad:68 Edna:5 Mande:0 2775 95 Ahanda 24 Ala:1 Evsad:8 Edna:6 390 65 Esterkitay? Esterkatay 59 Evsad:.35 Edna:10 1200 90 Karziya 82 Evsad:.49 Edna:33 1965 90 Mersin 59 Ala:4 Evsad:15 Edna:14 900 90 Ayagorgor ve Savarokso/Savaroksa 96 Ala:1 Evsad:31 Edna:23 1335 65 Rahnovi/Jangovi ?? 41 Ala:1 Evsad:9 Edna:14 540 60 Akçaabat'ın kultur sanat yüzü Akça Tv  tabi karye 15 Evsad:1 Edna:7 100 45 Kalçiya 10 Evsat :7 210 50 Galinoz mahallesinde bir papazın deftere kaydedilmiş olduğu ve bu kişinin ise 32 yaşında kara sakallı Keriyako oğlu Papaz Todor olduğu tespit edilmiştir. Ekonomik durumlara baktığımızda Ala seviyesinde olan yani en yüksek düzeyde vergi veren kişi sayısının en fazla olduğu yer olarak Polathane kasabası görülmektedir. En fazla vergi miktarı ise gene Polathane kasabasında toplanmıştır. Ayrıca devlete hizmet eden müdürlük yapan iki kişinin olduğu da görülmektedir. Ahanda karyesinde ise ala seviyesinde vergi veren bir kişinin bulunduğu ve bunun mesleğinin ise Kâhya olduğu tespit edilmiştir. Bu karye ile ilgili başka herhangi bir meslek grubu bulunmamaktadır. Köyde ayrıca 9 tane de çocuk kaydedilmiştir. Vergi veren kişi sayısına baktığımızda bu köyde bulunan Rum nüfusunda sağlık açısından halkın herhangi bir özrünün bulunmadığı sonucuna ulaşmak mümkündür.11 Esterkitay/Esterkatay’da ? toplamda 59 kişi bulunmaktadır. Bunlardan Evsad (30 Kuruş) vergi veren kişi sayısı 35 kişidir. Edna (15 Kuruş) seviyesinde vergi veren kişi sayısı ise 10 kişi olduğu tespit edilmiştir. 13 kişi ise çocuktur. Bir kişi ise vergiden muaftır. Ayrıca ekonomik anlamda ödenen vergilere baktığımızda maddi durumları iyi kimsenin olmaması köy halkının iktisadi yapısının iyi olmadığını bizlere göstermektedir. 10 Ala: alınan en yüksek vergi miktarı olup kişi başı 60 kuruş, Evsad: orta gelirli kişilerden alınan vergi miktarı olup 30 kuruş, Edna: maddi durumları yerinde olmayan ancak çalışan kişilerden alınan vergi miktarı olup 15 kuruş, Mande ise çalışamayacak durumda olan ve fakir olan kişileri tanımlamaktadır. Detaylı bilgi için bkz; Halil İnalcık, “Cizye”, C.8, TDVİA, Ankara 1993, s.45-48; Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1, Eren yay, İstanbul 2004, s.61-65; İbrahim Yılmazçelik &Kazım Kartal, “XIX Yüzyılın Ortalarında Urfa’da Yaşayan Gayr-I Müslimlerin Demografik ve İçtimai Yapısı Hakkında Bir Değerlendirme”, Sosyal, Beşeri Ve İdari Bilimler Alanında Araştırma ve Değerlendirmeler, Edit: Sait Erdal Dinçer & Sinan Sönmez vd., C.1, Gece Akademi, Ankara 2019, s.193-209; Kazım Kartal & Serpil Sevim Kartal, “H.1256/ M.1840-41 Tarihli Müslim Nüfus Defterlerine Göre Karahisar-ı Develi (Yeşilhisar) Kazâsı: Sosyo-Ekonomik Ve Demografik Yapısı”, Sosyal, Beşeri Ve İdarı Bilimler Alanında Yenilikçi Yaklaşımlar, C.2, Gece Akademi, Ankara 2018, s.112-130. 11 Bkz: BOA, NFS, d., 1129., Ala:1, Evsad:8, Edna:6 kişi, çocuk sayısı 6 olarak kaydedilmiştir. Toplam yaşayan kişi sayısı 24 olması ve kimsenin vergiden muaf olmaması sağlık durumlarının iyi olduğunu, herhangi birinde özür durumlarının olmadığını bizlere göstermektedir.

[ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 141 1850 tarihli diğer nüfus defterinde ise Maglavina, Savaruksa, Gozoysa, Esteri, Davserek, Sova16 ve Ermenilerin yaşamış olduğu Polathane mahallesi ile Anbela köyleri kaydedilmiştir.17 1853 tarihli vergi kayıtlarında ise Trabzon sancağı kazaları18 toplamı olarak 277 âlâ bulunurken toplanan vergi miktarı ise 16.620 kuruş, 5.306 evsat bulunurken bunlardan alınan vergi miktarı ise 159.180, 6.352 ednâ olarak kaydedilmiş ve alınan vergi miktarı ise 190.560 kuruş olarak belirlenmiştir. Toplam gayrimüslim kişi sayısı 11.935 kişidir. Toplam vergi ise 366.360 kuruş olarak belirlenmiştir.19 Sonuç ve Değerlendirme Görüldüğü gibi 1840-1850 yılları arasında Akçaabat kazasının gayrimüslimlerin tahminî nüfusu ve ekonomik yapısı hakkındaki bilgileri içeren en önemli kayıtlar cizye ve nüfus defterleri kayıtlarıdır. Bu kayıtların sunduğu bilgiler sonucu Akçaabat kazasının tahminî nüfusu ve ekonomik yapısı hakkında genel bir değerlendirme yapıldı. Ancak araştırma dönemindeki diğer arşiv kaynakları da incelendikten sonra nüfusun etnik ve dinî yapısı geniş boyutuyla ele almak mümkün olacaktır. Çalışmamızın dayandığı arşiv belgeleri, B.O.A., ML.VRD.CMH.d.1515, B.O.A, NFS, d., no:7106, B.O.A, NFS, d., no:3870., B.O.A, NFS, d., no:7105, B.O.A., NFS, d., no:1129 defterleri oluşturmaktadır. 1836 tarihli B.O.A., NFS, d., no:1129 Nüfus defterinden elde edilen bilgilerde ise, Akçaabat kazasına bağlı olan Polathane kasabasında yaşayan Rum nüfusu tespit edilmiş ve iktisadi yapıları değerlendirilmiştir. Diğer köylere oranla Polathane kasabasında Rumların ekonomik durumun daha iyi olduğu görülmüştür. Diğer köylerde ekonomik açıdan Rum nüfusunun iyi olmadığı ve bu nedenle de İstanbul’a göçün fazla olduğu tespit edilmiştir. Ancak sağlık durumlarına bakıldığında fiziki anlamda çok az kişide sorun olduğu görülmüştür. Diğer Nüfus defterleri ve Cizye defterinde ise Trabzon ve Akçaabat’ta yaşayan gayrimüslim nüfus sayılarına ve ekonomik yapılarına ulaşılması açısından önemlidir. 1844 tarihli Nüfus defterinde Rize’de 202 kişi kalmaktadır. Bunlardan 1 kişi askere alınmıştır. Çalışmada ele alındığı gibi Of 331, Trabzon Merkez 5.156 kişi, Akçaabat 1.211 nüfusa sahiptir. 1836 tarihinden sadece çocuk sayısı hariç Rum nüfusu 733 kişi olarak kaydedilmiştir. Ancak 1846 yılında ise tüm gayrimüslim nüfusun 1.211 olarak kaydedildiği görülmüştür. Bu da aslında giderek gayrimüslim nüfusta azalmanın olduğunu göstermiştir. Muhtemelen iktisadi problemlerden dolayı 1836 yılında başlayan İstanbul’a göçler giderek artmış ve bu 1846 yılında kendini göstermiştir. Sonuç itibariyle Akçaabat’ta yaşayan Rum nüfusunun tespiti için Müslüman ve gayrimüslim Nüfus defterlerinin yanında Temettüat ve Cizye defterleri de incelenmeli ve araştırmacılar tarafından mukayese edilerek sosyo ekonomik yapı ortaya konulmalıdır. Kaynakça Arşiv Kaynakları Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) B.O.A., NFS, d., no:1129. B.O.A., NFS, d., no:3870. B.O.A, NFS, d., no:7105. B.O.A, NFS, d., no:7106. B.O.A., ML.VRD.CMH.d., 1515. Alikılıç, D. (2013), Kaza-i Sürmene tabi-i Livay-i Trabzon Sürmene Nüfus Defteri (Sürmene-Araklı-Köprübaşı), Alioğlu Yayınevi, İstanbul. Birinci-Çakıcı- Topal, A.M- M.- Z, Akçaabat –Vakfıkebir Nüfus Kütüğü (1835-1845), İstanbul 2012, s.23-25. 16 Sova karyesinde 4 hane olduğu kaydedilmiştir. Ortalama tahmini nüfus olarak 20 kişinin yaşadığını söylemek mümkündür. Bkz: B.O.A, NFS, d., no:7106. 17 B.O.A, NFS, d., no:7106. 18 B.O.A., ML.VRD.CMH.d., 1515. 19 B.O.A., ML.VRD.CMH.d., 1515. [ GUSBEED ] Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik Dergisi, Yıl: 2020 / Cilt: 11 / Sayı: 1 142 Emecen, F. (1991), “Sosyal Tarih Kaynağı Olarak Osmanlı Tahrir Defterleri”, Tarih ve Sosyoloji Semineri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, s. 144. Eryılmaz B., (1996), Osmanlı Devletinde Gayri Müslim Tebaanın Yönetimi, Risale yay., İstanbul. İnan, K. (2003), “Trabzon’un Osmanlılar Tarafından Fethi”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 14, ss.Akçaabat Haber 71-84. İnalcık H. (1993), “Cizye”, C.8, TDVİA, Ankara, s.45-48; İnalcık H. (2004), Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1, Eren yay, İstanbul. Kartal, K. (2019), 1100 Numaralı Müslüman Nüfus Defterine Göre Trabzon Vilayeti Maçka Kazasının Demografik Yapısı, İKSAD, Edit: Nurullah Nehir, Ankara. Kartal K. & Kartal S. S.(2018), “H.1256/ M.1840-41 Tarihli Müslim Nüfus Defterlerine Göre Karahisar-ı Develi (Yeşilhisar) Kazâsı: Sosyo-Ekonomik Ve Demografik Yapısı”, Sosyal, Beşeri Ve İdarı Bilimler Alanında Yenilikçi Yaklaşımlar, C.2, Gece Akademi, Ankara, s.112-130. Öz, M. (2010), “Tahrir”, TDVİA, C. 39, Ankara, s. 425. Özel, A. (1982), İslam Hukukunda Milletlerarası Münasebetler ve Ülke Kavramı, Marifet Yayınları, İstanbul. Özel, O. (2001), “Avarız Ve Cizye Defterleri”, Osmanlı Devleti’nde Bilgi Ve İstatistik, Ankara, ss. 35-50. Sertoğlu, M. (1986), Osmanlı Tarih Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul. Şahin, G. N. (2015), Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslim Tebaanın Hukuki Durumu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Trabzon, s. 48 vd. Şahin, İ. (2014), “Akçaabat’ Adı Üzerine”, Dünden Bugüne Akçaabat Sempozyumu, Akçaabat Belediyesi Kültür Yay., Akçaabat, ss. 19-22. Topal, Z. (2010), 1840 Tarihli Akçaabat Nüfus Kayıtları, Akçaabat Belediyesi yay., Akçaabat, s. 18. Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi (2011), Kur’ân-ı Kerim Meali, (Sad. Mehmed Şirin Doğan), İstanbul: Seda Yayınları. Yılmazçelik İ. & Kartal K. (2019), “XIX Yüzyılın Ortalarında Urfa’da Yaşayan Gayr-I Müslimlerin Demografik ve İçtimai Yapısı Hakkında Bir Değerlendirme”, Sosyal, Beşeri Ve İdari Bilimler Alanında Araştırma ve Değerlendirmeler, Edit: Sait Erdal Dinçer & Sinan Sönmez vd., C.1, Gece Akademi, Ankara, ss.193-209.

Güncelleme Tarihi: 14 Kasım 2022, 23:28
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER